Resmi açıklamalara nazaran Papa'nın ziyaretinin, Hristiyanlık açısından dönüm noktası kabul edilen 1. İznik Konsili'nin Bin 700'üncü yıl dönümü aktifliklerine katılmak emeliyle gerçekleştirildiğini belirten Millet Partisi Bursa Vilayet Lideri Hüsamettin Akyıldız, "Papa'nın gündeminin bununla sonlu olmadığı, ziyarete siyasi manalar yüklenebileceği açıktır." değerlendirmesini yaptı.
'İZNİK, SELÇUKLU'NUN BİRİNCİ BAŞKENTİ'
Fener Rum Patriği Bartholomeos'un, yetkisini aşarak Papa 14. Leo'yu 'Yeniden Haçlı Ruhu, Tekrar Roma' temalı bir kutlamaya davet etmesinin dikkati cazip olduğunu belirten Hüsamettin Akyıldız, "İktidarın bu duruma müsaade vermesi, şaşırtıcıdır. Unutulmamalıdır ki Fener Patrikhanesi'nin yapacağı her türlü faaliyet, Eyüp Kaymakamlığı'nın onayına tabidir. Her kurumun yetki sonunu bilmesi ve buna riayet etmesi gerekir. Fener Patrikhanesi, Lozan Antlaşması'nın çizdiği hudutları aşarak kendisine 'ekümeniklik' statüsü kazandırma uğraşındadır. Ayrıyeten Heybeliada Ruhban Okulu'nun yine açılması da uzun müddettir gündemde tutulan bir diğer gayeleridir. Papa'nın ziyaretiyle bu doğrultuda yeni adımlar atılması mümkündür. Papa'nın ziyareti saf değildir. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 tarihinde Nicaea'yı almış ve 1080 yılında Selçuklu devletinin başşehri yapmıştır. İsmini da 'Nicaea'nın izi' manasında 'İznik' olarak değiştirmiştir. Böylelikle İznik, Anadolu'da birinci Türk başşehri olmuştur. Selçuklu Devleti'nin birinci başşehri İznik'in kurtuluş gününde Bursa ve ardından İstanbul'da ayinlere müsaade verilmesi, Lozan Mutabakatı'nın hiçe sayılması manasına gelir. Bu; Türk milletinin manevi kıymetlerine, inançlarına ve egemenliğine yönelik bir müdahaledir. İznik; gençlerin niyet dünyasında Büyük Selçuklu Devletinin başşehri olarak mı, Hıristiyanlığın kıymetli bir merkezi olarak mı yer edecek? Sorulması gereken en değerli soru bu?" diye konuştu.
'YENİ BİR HAÇLI SEFERİ Mİ?'
Tarihî bir restleşmeyle karşı karşıya olunduğunu da lisana getiren Akyıldız, "Büyük Türk milleti, Papa 14. Leo'nun ziyareti sıradan bir dini aktiflik olarak görülemez. Türkiye, hiçbir milletlerarası aktörün 'yumuşak güç', 'manevi nüfuz', 'kültürel dönüşüm' veya 'arka kapı diplomasisi' yollarıyla yönlendirilmeye çalışılabileceği bir ülke değildir. Vatikan'ın, Avrupa'nın karar sistemlerindeki tesiri bilinmekteyken ve bölgemizde kritik gelişmeler yaşanıyorken bu ziyaretin zamanlaması muhakkak tesadüfî değildir. Bu millet, yüzyıllar boyunca Haçlı seferlerine, emperyalist dayatmalara ve kültürel kuşatmalara direnmiş bir millettir. Yeni bir Haçlı seferi mi kurgulanmaktadır? Türkiye; kendi yolunu kendi çizen, hiç kimseye boyun eğmeyen, mukadderatına sahip çıkan büyük bir devlettir. Bu topraklarda hiçbir güç —doğrudan ya da dolaylı— millî iradenin üzerine gölge düşüremez. Kıymetlerimize ve egemenliğimize yönelik her türlü teşebbüsün engellenmesi için Millet Partisi'nin yanında olunuz." sözlerini kullandı.
