Mehmet Ali Erbil dün akşam kaçış sendromu rahatsızlığının yine nüksetmesi üzerine konutunda kötüleşti.

Yaşadığı ani rahatsızlık sonrası Erbil'in meskenine doktor çağrıldı. Yapılan müdahalenin akabinde ünlü ismin sıhhat durumunun güzel olduğu bildirildi.

KAÇIŞ SENDROMU NEDİR?

Nadir görülen bir hastalık olan kaçış sendromu, damar içi sıvısının azalmasıyla ani ataklar biçiminde kendini gösterir.

Hastalık birinci defa 1960 yılında Clarkson ve arkadaşları tarafından tanımlanmıştır. Bu nedenle "Clarkson Hastalığı" olarak da bilinir.

Ataklar sırasında; damar içi sıvısının ani ve çok ölçüde azalması, kanda albümin seviyelerinin düşük olması, kanın koyulaşması-akıcılığının azalması, bazen de monoklonal gamopati denilen özel bir laboratuvar bulgusu tespit edilebilir.

TEHLİKELİ MİDİR?

Hastalığın neden kaynaklandığı şimdi bilinmemektedir. Kılcal damarlardaki sıvı oranı azalınca, kan damarlarda dolaşamaz hale gelir.

Damar dışı artan sıvı karaciğer, akciğer ve kalbe ziyan verir. Bedenin boşlukları ve kaslarında sıvı birikmeye başlar. Beyin bunu berbat sinyaller olarak algılar ve tansiyon kan basıncı birdenbire azalınca beden şoka girer.

Hastalarda yaygın bir biçimde bağırsaklarda ödem, asit, akciğerde, kalp zarında ve hatta kaslarda sıvı birikip, ömrü tehdit edici bir tablo oluşturabilir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ataklar ortasında hasta sağlıklıdır. Neye bağlı olduğu ve vücudun çalışmasının nasıl bozulduğu şimdi tam olarak aşikâr değildir.

Damar içi kan basıncı-tansiyon azalınca şok tablosu gelişir. Damar içinden vücut boşluklarına sıvı kaçışına neden olan ihtimaller olsa da temel neden bilinmemektedir.

Şikayetler günlük hayatta sık karşılaşılan şikayetlerdir. Hastalar sıklıkla bulantı, karın ağrısı, kusma, halsizlik, kas ağrıları, yorgunluk üzere besbelli tanımlayıcı özellik göstermeyen yakınmalarla başvururlar.

Klinikte en sık "septik şok" tablosuyla yani kana karışan mikrobik etkenlerin ortaya çıkardığı şok tablosuyla benzerlik gösterir.

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?

Kaçış sendromunun şimdi tedavisi yoktur... Tedavi, ekseriyetle dayanak gayelidir.

Tedavi, teneffüs yollarının ve nefes alışverişinin stabilize edilmesi, belli ilaçların verilmesi, ve/veya damar içi sıvıların zerk edilmesi yahut kan eserleri kullanılmasından oluşur.

Bazı bilim insanları, damar içi sıvılarının zerk edilmesinin ödemi artırdığını ve daha fazla komplikasyon çıkarma riski bulunduğunu belirtiyor.

Tedavi cevap vermeye başladığında hastaya ödem söktürücü ilaç yazılır. Periyodik olarak damar yollarıyla yapılan tedavi ve olağan ilaç tedavisi, gelecekte yaşanabilecek komplikasyonların önüne geçmeyi gayeler.