İbrahim Özacar, sabit esnafın karşı karşıya olduğu haksız rekabeti gündeme getirerek yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi:

"ESDER / Esnaf ve Sanatkarlar Derneği olarak, lokal idarelerimiz tarafından vakit zaman düzenlenen yahut müsaade verilen "yöresel ürünler" temalı çadır şenlikleri ve gibisi süreksiz satış etkinliklerinin, kentlerimizin ekonomik can damarı olan sabit esnaf ve sanatkarlarımıza verdiği büyük ziyanı derin bir telaşla lisana getirmek istiyoruz.

Festivallerin, kültürel zenginliğimizi artırma, toplumsal ömrü canlandırma ve kentlerimizi tanıtma potansiyeli taşıdığını kabul etmekle birlikte, son devirde artış gösteren ve çoğunlukla "yöresellik" ismi altında, gerçek manada lokal olmayan eserlerin satıldığı bu süreksiz stantların, yerleşik esnafımızı haksız bir rekabet ortamına sürüklediği aşikardır.

*Sorun Nedir? Neden Kaygılıyız?*
1. Haksız Rekabet:** Sabit esnafımız, dükkan kirası, stopaj, gelir vergisi, sigorta primleri, elektrik, su üzere aylık sabit masraflarla boğuşurken, bu süreksiz satıcılar asgarî maliyetle, birden fazla vakit vergi ve başka yasal yükümlülükleri göz arkası ederek yahut düşük beyanlarla faaliyet göstermektedir. Bu durum, alın teriyle işini sürdüren esnafımız için kabul edilemez bir haksız rekabet ortamı oluşturmaktadır.

2. Ekonomik Kayıp: Şenlik devirlerinde, yerleşik dükkanlara yönelen müşteri trafiği önemli oranda azalmakta, esnafımızın cirosu düşmekte, bu da onların ayakta kalma çabasını daha da zorlaştırmaktadır. Azalan ciro, işçi masraflarından kira ödemelerine kadar tüm ödeme istikrarlarını altüst etmektedir.

3. Mahallî Kimliğin Bozulması:Yöresel" ismi altında, birden fazla vakit markasız, seri üretim yahut öbür bölgelerin eserlerinin sunulması, hem tüketicide inanç problemine yol açmakta hem de kentlerimizin kendi özgün el sanatları, zanaatları ve eserlerinin pahasını düşürmektedir. Gerçek yöresel kimlik, yıl boyunca o kentte üretim yapan, o kültürü yaşatan esnafımızın dükkanlarında bulunmaktadır.

4. Uzun Vadeli Ziyanlar: Kısa periyodik süreksiz çıkarlar uğruna, kent iktisadına yıl boyunca katkı sağlayan, istihdam yaratan, vergisini ödeyen ve lokal iktisadın sürdürülebilirliğini sağlayan esnafımızın yıpratılması, uzun vadede kentlerimizin ticaret ve üretim kapasitesine onarılamaz ziyanlar verecektir. Kapanan her esnaf dükkanı, bir ailenin geçim kaynağının sona ermesi ve kent dokusunun kaybolması demektir.

Yerel İdarelerimize Davetimiz ve Taleplerimiz:
Bu hassas hususta, kentlerimizin gelişimine istikamet veren mahallî idarelerimizi, Esnaf ve Sanatkarlar Derneği olarak ivedilikle harekete geçmeye ve aşağıdaki konuları göz önünde bulundurmaya davet ediyoruz:

1. Müsaade Süreçlerinin Gözden Geçirilmesi: Süreksiz satış aktiflikleri ve çadır şenlikleri için verilen müsaadelerin, sabit esnafa ziyan vermeyecek biçimde tekrar düzenlenmesini, sayı ve sıklıklarının sonlandırılmasını talep ediyoruz.
2. Mahallî Esnafın Önceliklendirilmesi: Sahiden yöresel eserler satan ve o bölgenin kimliğini yansıtan sabit esnafımıza öncelik tanınmasını, bu cins etkinliklerde onların iştirakinin teşvik edilmesini ve adil bir rekabet ortamı sağlanmasını bekliyoruz.
3. Kontrollerin Artırılması: "Yöresel" ismi altında yapılan satışlarda eserlerin hakikaten yöresel olup olmadığı, kalitesi ve yasal standartlara uygunluğu konusunda aktif kontroller yapılmalıdır.
4. İstişare ve Ortak Akıl: Mahallî idarelerin, bu cins kararları almadan evvel ilgili sivil toplum kuruluşları, bilhassa de esnaf odaları ve dernekleri ile istişare masasına oturmasını ve ortak akılla hareket etmesini önemsiyoruz.

Unutmayalım ki, güçlü ve ayakta duran bir esnaf topluluğu, o kentin toplumsal dokusunu zenginleştirir, istihdam sağlar ve iktisada canlılık katar. Kısa vadeli tahliller yerine, uzun vadeli ve sürdürülebilir bir mahallî ticaret yapısı için sabit esnafımızın desteklenmesi ve korunması elzemdir.

Bu vesileyle, tüm lokal idarelerimizi, sabit esnafımızın sesine kulak vermeye ve adil bir ticaret ortamı sağlamaya davet ediyoruz."